Hayal gücünün büyülü genişliğine karşın, insan zihni kendisini çevreleyen mekândan azade değil. Bu yüzden yoğun sessizlikler eylemsizlikle birleşince insanın içine dönmesi, yaşanmışlıkların hücumuna uğraması kaçınılmaz. Norveç edebiyatının en yetkin yazarlarından Per Petterson, sırtını kuzeyin kendine has, kıskandıran dinginliğine yaslayarak anlatıyor geçmişle yaşanan bu mücbir çatışmayı. Ormanın içindeki yüzü göle dönük bir evde, kendisini dayatan sakinlik ihtiyacına köpeğiyle birlikte yaşayarak çareler arayan bir adamın hatıralarından oluşuyor At Çalmaya Gidiyoruz. Kahramanımız hatırladıkça huzuru kaçıyor, çünkü her hatıra yavaş yavaş çetin bir hesaplaşmaya dönüşüyor.