Hayranı olduğumuz yazarlarla tanışmaya, sohbet etmeye, hatta onlarla arkadaş olmaya yönelik kuvvetli bir istek duyarız. Esasında doktor olan ve yaptığı bilimsel araştırmalarla dikkat çeken Leonid Tsıpkin, bu arzudan yola çıkıyor Baden-Baden’de Yaz’da. Sovyet rejiminin baskısı altında güç bela yayımlatabildiği, yayımlanmış hâlini görmeye ömrünün yetmediği bu eserle de edebiyat tarihine bir hazine armağan ediyor. Tsıpkin, Dostoyevski ve eşi Anna’nın yaptığı bir tren yolculuğunu, kendisini de yolculardan biri olarak düşleyip yeniden kurguluyor. Böylece, Dostoyevskilerin sefil fakat tutkulu ilişkilerine Tsıpkin’in muhayyilesine misafir olarak şahit oluyor okur. Tsıpkin de Yahudilere karşı hiç de iyi duygular beslemeyen Dostoyevski'ye bir Yahudi olarak niçin hayran olduğunu anlamaya çalışırken, katman katman açılan, okurunu çetin bir mücadelenin içinde bırakan üslubuyla akıllardan çıkmayan bir hikâye anlatıyor.