Kitap Hakkında
Şahan Natalie; Ermeni jenosidinin üzerinden bir kaç yıl geçmişken, Türk devletiningelecek planlarını açıklamak niyetiyle kaleme almış olduğu iki metin; "Ankara'dan Bakü'ye Türkçülük" ile "Biz ve Türkler" adlı eserin ilk baskısı, 1928'de iki cilt halinde Atina'da Ermenice olarak yayınlandı. İkinci baskısı İngilizce olarak, 1931'de Boston'da, üçüncü baskısı 1922'de Erivan'da İngilizce yapıldı. Şimdi de elinizdeki baskısı gecikmiş ve Türkçe olarak İstanbul'da yapıldı.
1894-1923'ten şimdiye, takriben asırlık bir süredir Ermeni halkı; 1,5 milyonu kurumları ile yok edildi. Arta kalanlar ise Osmanlı Türk devletinden kendilerine uygulanan jenosidin tanınmasını sağlamaya çalışıyor... Yakıcı bir ihtiyaç haline gelen bu onayın alınması, bugün her zamankinden daha yakın. Zira birçok ulus, Ermeni halkı tarafından istenen doğrulamaların geçerliliğini tanıyan kararlar aldı ve alacaklar artmaktadır...
Türkiye'de, Ermeni tabusu halen var. Ancak on yıl öncesindeki kadar sert değil. Zira asırlık katliamdan sonra, ilk kez yüz binlerce insan, 19 Ocak 2007 tarihinde katledilen Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Hrant Dink'in -kendisini bu vesile ile tekrar anarak- ardında, Şişli'den Yenikapı'ya uzanan kortejde, Ermeni olan ve olmayanları ile "Hepimiz Ermeniyiz!" sloganlarını haykırdı ve süren tabuyu sarsmaya çalıştı. 19-20. yüzyıllarda ulus devletler ortaya çıakrken, kendi dinamikleri ile uluslaşamayanlar; tuttukları alanalrı kendisinden olmayanları şiddet ile temizleyerek ulus cemaatlerini kurdular.Türk ulus, bu yolu seçti. Türk ve Müslüman olmayan unsurları "yok" sayan ve "yok" eden projeleri ile "Başarılı (!)" oldu. Diğerleri ister humaniteyi elde bırakmama, ister projesizliklerinden ve süreci kavrayamamalarından, "ulus cemaat" olmada ya gecikti ya da olamadı. Şahan Natalie, bu kitapta konuyu genişçe ve yapılanlar ile açıklamaktadır. Türk önderliği, her ne kadar geçmiş yüzyıl boyunca değiştiğini belirstse de , onların, seleflerinin yaptıklarını reddetmek, kurbanlarının iddialarına kuşkuyla bakmak ve kendilerinden kurtulmak üzerine kurulu amansız ve sistematik programları ile "Ermeni sorunu" nun aynı kalmasını yeğlemeyi sürdürmektedirler!
Geçmiş ve aktüel olan, masallara konması gereken, "barış" tan söz etme zamanı geldiğinde, Ermeni halkı için uzlaşmanın sonuçlarının ne anlama geldiğini bütünsel olarak anlamak, bugün sürdürülen "Kürt Sorunu" ile "barış" tan söz etme zamanı geldiğinde, Ermeni halkı için uzlaşmanın sonuçlarının ne anlama geldiğini bütünsel olarak anlamak, bugün sürdürülen "Kürt Sorunu" ile "barış, uzlaşma" istemlerinin tarihssel bir mukayesesini kurmak, siyaset tarihi açısından önemlidir.
Bu yıl, Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy; Cezayir'e giderek, Cezayir halkına, devletlerinin geçmişte kendilerine yaşattıklarından dolayı "özür" diledi. Almanya Başbakanı Angela Markel; İsrail parlamentosunda, devletlerinin Yahudi halkına yaşattıkları jenosit nedeniyle "özür" diledi. Ancak Türkiye daha halklara karşı takındığı tavırdan dolayı özür borcunu yerine getirecek olgunluğa erişemedi. Türkiye, İttihat ve Terakki Cemiyeti'nden aldığı; "Türk Ulus" yaratma projesini tamamlamadığı inancıyla, süreci inatla sürdürmektedir.
Zira "Zo" dedikleri Ermenilerle proje bazında işlerini "bitirmiş" olsalar da, "Lo" dedikleri Kürtler, Aleviler ve "ötekilerle " daha işleri var!
Ürün Özellikleri