Kasım sonunda, karların erimeye başladığı sıralarda, sabah saat dokuza doğru, Petersburg-Varşova treni son hızla Petersburg'a yaklaşıyordu. Hava öylesine nemli ve sisliydi ki, günün ağarması adamakıllı gecikmişti bu yüzden. Üstelik, gün ışığında bile, demiryolunun sağında solunda birkaç metreden ötesini görmek mümkün değildi vagonun pencerelerinden. Yolcular arasında Avrupa'dan dönenler vardı. Vagonlardan en kalabalık olanı, son durakta trene binen küçük çapta tüccarlarla dolu üçüncü mevki vagonlardı. Herkes yorgun, herkes bütün bir gece süren yolculuktan sonra bitkin görünüyorlardı. Üstelik, herkes iliklerine kadar donuyor, soluk sarı yüzler duman rengine dönüyordu...
Yakınıp dururuz yetenekli bilim adamlarımız yoktur diye. Örneğin, yüzlerce generalimiz, yüzlerce politikacımız vardır da, bugün, insan istediği kadar ve dilediği özelliklerde yönetici ve tüccar bulabilir de, bilim adamı yoktur meydanda. En azından, bilim adamlarının artık bulunmadığından yakınır herkes. Bazı demiryollarımızda yeterince görevli olmadığı söylenmektedir; bir deniz ticaret şirketi için birazcık dürüst ve yetenekli yönetici bulmanın kesinlikle mümkün olamayacağı söylenmektedir... (Kitabın İçinden)
Size en iyi deneyimi sunmak için web sitemizde çerezler kullanılmaktadır. Çerezler, sunmuş olduğumuz hizmetlerin size özel ve tercihlerinize göre kişiselleştirilmiş içerikler olarak sunulmasına imkan tanır. Çerez Politika'mızı inceleyerek çerezler hakkında daha fazla bilgi alabilirsiniz.
