Kitap Hakkında
Setin İçindeki Kitaplar;
“Set yanarken Ozan’ın el kamerasıyla yangına doğru yürüyüp sanat grubunu kastederek ‘Vay çok güzel yapmışlar yangını,’ dediğini hatırlıyorum... O sırada set gerçekten yanıyordu.”
-Cem Yılmaz
G.O.R.A.: Bir Uzay Filmi
Eskiler boşuna, “Marifet, iltifata tabidir” dememiş. Uzay dediğimiz o sınırsız boşluğu ancak bir Türk böyle doldurabilir... Türkler beyazperdede daha önce de uzaya gidip uzaylılarla haşır neşir olmuştu ama G.O.R.A’ daki yolculuk ilk kez gerçek komedi kalıpları içinde, dört dörtlük bir anlatımla gerçekleştiriliyor.
Asla tarif gerektirmeyen vatandaşımız Arif’le birlikte Komutan Logar’a da can veren Cem Yılmaz’ın oyunculuk performansı tek kelimeyle mükemmel. Her şeyin altında yatan senaryo ve diyalog yazımı ise mükemmelden biraz daha iyi! Parodi sinemasının son 10 yıldaki en başarılı örneklerinden biri niteliğindeki G.O.R.A., ilmek ilmek örülmüş, sarkmayan, sönmeyen ve şişmeyen, dur durak bilmeyen bir senaryoya sahip ki “salt okunur” halinin bile insanı gülmekten kırıp geçireceğine eminim. Kıssadan hisse: “Amerikan sineması, sözüm sana!” diyen ve “sucuk ağacı” kadar verimli, lezzetli, yol gösterici bir senaryo var elimizde. İltifatın da marifetten kaynaklandığını unutmadan, doya doya okuyun...
-Tunca Arslan
A.R.O.G
“Eğlenceli bir anı; Arif büyük bir arı tarafından kovalandığı sahnede 3 farklı şehirde çekilmiş planlarla neredeyse 2000 km yapar. Sahne totalde 12 saniyedir ve aslında 20 metre bile koşmamıştır. Tuhaf doğrusu... Eh sinema işte.”
-Cem Yılmaz
A.R.O.G: Bir Yontmataş Filmi
G.O.R.A.’da tanıyıp sevdiğimiz “cin fikirli” Arif’in ilkel çağlara yaptığı fantastik yolculuk, Cem Yılmaz’ın hikâye anlatımında kat ettiği yolu göstermesi açısından son derece önemli, hem sinemacının kariyeri hem de Türkiye sinemasının “kırılgan” dinamikleri düşünüldüğünde.
Senaryonun ayrıntıları öne çıkaran yapısı, karakter zenginliğini yıpratmayan görüntüsü, popüler kültür tarihimizin birçok unsurunu yamacımıza getiren “durumlar”a açtığı kapı ve belki de en önemlisi “ucuzluk”a prim vermeyen tavrı, A.R.O.G’u metinsel açıdan ayrı bir yere koymamızı sağlıyor. Cem Yılmaz, birçok kuşağı buluşturan “şaka” anlayışının en zengin uzantısını bu filmle dışavuruyor diyebiliriz rahatlıkla.
Fantastik komedi yapmanın, hem de bunu sinemanın pek de denemek istemediği ilkel çağ atmosferi içinde gerçekleştirmeye çalışmanın zorlukları altında ezilmiyor A.R.O.G’un yaratıcıları. Aklın emrine amade bir komedi anlayışıyla yola çıkıldığında neler başarılabileceğini de net biçimde gösteriyorlar...
-Murat Özer
Yahşi Batı
“Özkan Abi’ye en gıllıgışlı, köstümlü, makyajlı, zahmetli karakterler düşer. Bir keresinde isyan ettiğini hatırlıyorum, “Oğlum bi normal adam yaz bana artık,” diye.
-Cem Yılmaz
Yahşi Batı
“Bizi, bize en iyi anlatan adam” konumundaki Cem Yılmaz, Yahşi Batı’da bu özelliğini Aslan Cinotri’lerin topraklarında bir kez daha inşa ediyor. Filmin genel iskeletine göz atıldığında da esprilerin çoğu, bu kez Türk olmanın, Batı (ama daha çok da Western) âlemindeki çelişkileri üzerine kurulmuş.
Matbaanın geç gelmesinden “Bizi dört karılı biliyorlar ama kimse ‘Yedi Kocalı Hürmüz’den bahsetmiyor”a uzanan halkada, Yılmaz bütün zekasını ve “ince görme” yeteneğini konuşturmuş. Arada da mesela Şerif Lloyd’un hem kanun adamı hem de papaz olmasından mütevellit, kişiliğine yönelik “din ve devlet işlerini ayırması” yönündeki uyarı türünden “hırsızlık”lar da var. Kızılderili alemlerindeki “Barış Çubuğu Partisi” sahnesi ise mükemmel. Ayrıca Aziz Bey’in Suzan’a yazdığı sahne de G.O.R.A.’daki Brad Pitt’i överek başlanıp ama sonuçta Rasim Öztekin yüzünden nihayete erdirilemeyen sahne kadar hem başarılı hem de sonuç bakımından (bu kez öpüyor) daha bir “sonuç verici”.
Binaenaleyh, Yahşi Batı, Cem Yılmaz’ın sinema serüveni içinde o kıvrak zekâsını, gözlemciliğini ve çelişkilerimizi yüzümüze vuruculuğunu bir kez daha kanıtlıyor. Senaryosu, rejisi ve oyunculuklarıyla...
-Uğur Vardan
Arif V 216
Elinizde tuttuğunuz senaryo, yaklaşık bir buçuk yıl süren yoğun emeğin son ürünü olarak meraklılarının beğenisine sunuldu. Film yapımı sırasında seyircinin finalde ne seyredeceğini aylar evvel bizlere tane tane anlatan senaryomuz artık okurlarıyla buluşmaya hazır.
Seyircisini adeta 1969 yılına götüren setleri, dekorları, kostümleri, makyajları ve çekim sonrası yine haftalarca süren kurgusu, montajı, müzikleri, post prodüksiyonu, özel efektleriyle ilmek ilmek dokunmuş özenli bir film olduğunu her karesinde ispat eden filmimiz Arif V 216 ile gurur duymamak elde değil.
Dönemin ünlü karakterlerinin filme yapacağı katkıyı titizlikle senaryosuna dahil etmesinde, filmin hikâyesine akıllıca ve son derece hoş bir şekilde destek veren müziklerin düzenlenmesinde, kostümlerin birebir orijinal hallerine sadık kalınarak özenle hazırlanmasında ve daha birçok ayrıntıda senarist Cem Yılmaz’ın yarattığı karakterlere ve onları yaşattığı dünyaya saygısını görmek mümkün.
G.O.R.A. ile başlayan, sonrasında A.R.O.G. ile devam eden Cem Yılmaz’ın sevilen karakteri “halı, kilim, travel” işleriyle meşgul Arif, yeni macerasında eski dostlarını da yanına alarak, senarist Cem Yılmaz’ın yarattığı “yeni” karakterlerle bir sorunun cevabını arıyor: “İyi insanlar yalnızca filmlerde mi olur?”
-Can Yılmaz
Ürün Özellikleri