İçinde yaşadığımız zamanın, birkaç cılız ses dışında itirazsız kabul edilen, üzerinde biraz düşünüldüğünde ise insanın içine korku veren müthiş bir gerçekliği var: Mahremiyetin göstere göstere ihlal edilmesi. Üstelik bu, şeffaflığın dillerden düşmediği, açıklığın öncelendiği bir çağda gerçekleşiyor; internette yapacağımız gayet basit bir işlem için dahi bilgilerimizin yedeklenmesine, işlenmesine, konumumuzun takibine izin vermek zorundayız. Dave Eggers işte bu çılgınlığı anlatıyor Çember’de. Albenisiyle dikkat çeken, insanların bir parçası olmak için birbiriyle yarıştığı bir teknoloji şirketi Çember, hiçbir şeyin gizli kalmaması için çalışıyor. “İnsanlığın yararı” kisvesiyle yapıyor her şeyi; insanların her an gözetlenebildiği, bunun sonucunda rahatlıkla fişlendiği korkunç bir düzenin bayraktarlığını yapıyor. Eggers’in dokuz yıl önce “kurmaca” olarak kaleme aldığı hikâyenin bugün ne kadar “gerçek” olduğu ise okuru korkutan bir soru olarak kalmaya devam ediyor. Tom Hanks ve Emma Watson’ın başrollerini paylaştığı bir filmle beyazperdeye de uyarlanan Çember, çok iyi bildiğimiz fakat ısrarla görmezden geldiğimiz gerçeğin etkileyici bir ifadesi.