İlk Çağ’ın çeşitli coğrafyalarda yaşayan farklı etnik ve kültürel toplulukları, baltayı, özellikle de iki yüzü keskin çifte baltayı kutsal kabul etti ve onu kutsal alanlarında, kutsal mağaralar da, mezarlardave tapınaklarda yüceltti. Hatta tanrısal kutsallığın bir simgesi, güç ve otoritenin bir sembolü olarak daha ileriki tarihsel çağlarda çifte baltayı sikkeler üzerine basarak önemini iyice vurguladı. Yine de bu kutsal simgenin anlamı hakkında birçok soru işaretleri ile doluyuz. Tanrı ve tanrıçaların elinde yer alan kutsal çifte balta ve onun evrensel serüveni kitabımızın konusunu oluşturmaktadır.