Gurbetliğin yakıcı hissinden kurtulamamış mimar bir genç ve Cumhuriyet’in yetiştirdiği aydın bir öğretmen arasında yaşanan aşkın hikâyesini anlatıyor Safiye Erol, birbirleri içine geçen çerçeveler içerisinde. Bu çerçevelerin kenarlıklarını kâh Doğu-Batı ikiliğiyle kâh milli olana yapılan vurguyla örüyor Erol, fakat daima bir aşk hikâyesi anlatıyor incelikli ve zihinlere kazınan bir üslupla. Hamasetin bütün pejoratif anlamlarına karşın böyle ustalıkla kullanılması ise romanı diğer tarihî romanların arasında bambaşka bir yere konumlandırıyor. Ciğerdelen, uzun süre saklı kalmış bir roman. Onu okumadan geçen her an, geç kalınan vakti büyütüyor yalnızca.