Kitap Hakkında
Şiirin yüzey yapısını, her şeyden önce gündelik dil ve yaşam belirler. Bireyin kaçınılmaz olan bu toplumsal olma özelliği, birçok öge ile biçimlenir. Bu sebeple şair, her şeyden önce gündelik yaşamdan ve bu yaşamın biçimlendirdiği dilden hareket eder. Gündelik yaşamı bir seçmeye, ayıklama işlemine tabi tutan şair, bir tematik algı ile bu seçme işleminin özüne ulaşır. Bu özün belirlenmesi ve şiire uygun hâle getirilmesi şiirsel bir duyuşu gerektirir. Bu şiirsel duyuş, şairin kendilik değerlerinin başlangıç noktasıdır. Şiir içi gereklilik olarak kabul edilecek bu duyuşa, çağrışımlar aracılığıyla alışılmış nesnel düzlemden, yani yüzeysel yapıdan yola çıkılarak varılır. Bu düzlemden önce var olan her unsur, şiirselliğin dışındadır ve şiir yapısal bir bütünlüğe ulaşmadan önce de vardır.
Çağrışımla birlikte şiirsel dile geçilir ve bu dil içinde çağrışımlar bir düzene uygun olarak birleştirilir. Şairin şiirsel dil bağlamında gerçekleştirdiği bu birleştirme işi, imgeyi oluşturur. İmge, şiire birleştirme eylemiyle girerken şiire özgü bir sözdizimini beraberinde getirir. Şiire ait olan bu sözdizimi, şiire bir yapısallık kazandırır. Şiirin biçimi de denilebilecek olan bu dizim, kendine özgü olan, yalnızca kendisinde bulunabilecek bir anlam alanı oluşturur. Bu dizimde şiirsel anlamı oluşturan sözcükler, nedensellik bağına uygundur. Şiirde sözcükler, dilsel özellikleri gereği nedensizlik kuralına bağlı olarak taşıdıkları anlamla kalmazlar. Şiirde kazandıkları anlam, imgesel bağlamda bir nedene bağlıdır. Dolayısıyla şiirin dili, imgesel özelliği, biçimi gereği anlamın, sadece şiirsellik için gerekli görülen tarafı, şiirin bütünselliğine girmiş olur. Çünkü şiirsel anlam, ancak şiirin bir bütün hâline gelmesinden sonra oluşur. Şiir, yapısal olarak bir bütünlüğe erişmedikçe, onun anlamının da oluşamayacağı bir gerçektir.
Ürün Özellikleri