Neredeyse 2500 yıl önce, Antikçağ Atina’sında din ve devlet hukuku dışında kalan davaların yargıçları, sabahın ilk saatlerinde mahkemelerin önünde toplanan halktan seçiliyordu. Bu durum Atina nüfusunun hemen hemen yarısının yargıç olmasına, hiçbir yetkinliğe sahip olmayan insanların hukukî karar almasına, hatta “aç kalmamak” için uydurulan davalara yol açtı. Antik Yunan’ın gülmece üstadı Aristophanes, tanıklık ettiği bu rezil yozlaşmaya yüzlerce yıldır okunan ve sahnelenen benzersiz bir eleştiri getiriyor Eşekarıları’nda; mizah ve ironinin en ustalıklı kullanımlarından birini sergiliyor. Yargıçları, kararlarını balmumuna sivri bir kalemle yazmalarına nazireyle eşek arılarına benzetiyor; bozulmanın müsebbibi saydığı Kleon’u olduğu kadar bu düzenden nemalanan bütün bir toplumu da taşlıyor. Eşekarıları, adalet mekanizmasına sokulan çomakların ne kadar kadim ve evrensel bir problem olduğunu göstermesi bakımından dikkat çeken gerçek bir klasik.