Heyecanla ve doludizgin yaşanmış bir hayatın sona erdiğini kabullenmek, kederli bir hesaplaşmayı beraberinde getirir. Cıvıl cıvıl bir yaşam dışarıda bütün hayatiyetiyle akıyorken sizinkisinin solduğu ve çok geçmeden yiteceği fikriyle anlaşabilmek kolay değil çünkü. Hanif Kureishi, bu farkındalığın kendini gösterdiği noktadan hareket ediyor Hiç’te. Rüzgârı bol bir hayat yaşamış Waldo, bunun bedeliymişcesine bir sürü sağlık problemiyle arkasında uzanan zamana bakıyor. Yetmezmiş gibi eşinin kendisini aldattığı vehmine kapılıyor. Böylelikle onu yeniden yaşamın bir parçası yapacak itici gücü buluyor bir anlamda. Hanif Kureishi, kendisini edebiyat dünyasına tanıtan o muzip üslubuyla beklenmedik sapaklar çiziyor öyküsünde; hayata dair derinlikli tespitler yapıyor kimi zaman, kimi zaman da karakterlerinin en mahrem düşüncelerini en yalın halleriyle okurunun önüne getiriyor.