Kitap Hakkında
Sabırsızlanmamız
ya da
sabrımızın sızlaması,
başa,
en başa
geç kalmışlığımızdan,
ama aynı zamanda da
ora’ya
neden sonra
rücû telaşımızdan
oluyor
sanıyorum…
Olan aslında çoktan olmuş olsa da bizim onun tekrarına tanıklığımız, tekrar edeni ikrarımız hep sonradan. Ama neden sonra olsa da, bu tanıklık hep taze, hep ilk defa. Çoktan olmuş olan yeniden oluyor, ol! emri her ân yineleniyor; varlık sürekli yenileniyor çünkü. Varlık onu çepeçevre saran karında her dem, dembedem devinedura olageliyor. Varlıkta her şey dâimi bir oluş halinde. İnsan da. O da, başta, en başta, ol dendikten sonra, ol karın’da, “ol!”a geliyor her dâim. Varlığına karnındaki bebeği saran meşime gibi çevreleyen, saran, sarmalayan zaman; varlığı, karnında bulunduran, onu olduran zaman, döşünde devineduran varlığı havasızlıktan boğulmaktan ya da bayatlayıp kokuşmaktan koruyor, onu taze, diritaze, terütâze tutuyor daima; ama aynı zamanda varlığı değiştirip, “bozuş”a ve oradan yeni bir “oluş”a sokuyor. Varlık, zamanla soluk alıp veriyor, keza s/oluyor zamanla. Varlığın çevreni (Horizont) denen, varlığın karnı hakeza. İnsan, (var)oldukça karnın çocuğu... İnsan, ibnu’l-vakt.
Ürün Özellikleri