Binlerce yıllık erkek egemenliği altındaki dünyanın geldiği nokta pek de iç açıcı değil. Her ne kadar kadınların kutlu mücadelesi, eril tahakkümün sarsılmaz görünen yapısında yadsınamayacak bir kırılma yarattıysa da kadının “modern” dünyadaki etkinliği bile isteye kısıtlanmaya çalışılıyor hâlâ. Kadınlar Ülkesi, çarpık olduğu ayyuka çıkan bu işleyişe dair edilen erken itirazlardan biri; Charlotte Perkins Gilman’ın erkeksiz bir dünya tahayyülü. Yazıldığı dönemin aklını temsil eden üç erkeğin, toplumsal cinsiyet eşitsizliğiyle ve inşa edilmiş cinsiyet rolleriyle aracısız karşılaştığı bu ütopya, mizahın eleştiriyle birleşince edindiği politik gücün müstesna bir örneği olarak da klasikleşmiş bir eser.