Kitap Hakkında
İnsanları nasıl, ne ölçüde ve hangi koşullarda tanıyoruz? Yaşamın sonuna dek hiç bitmeyen, yanıtlanması zor bir soru… İnsanlar arasındaki deneyimler göstermiştir ki, hata paylarını göz önüne almadan başkası hakkında aceleyle varılan iyimser hükümler çoğu zaman hayal kırıklığıyla sonuçlanır.
Kendini tanımanın ve gerçek bir eğitimin belki de ilk koşulu birbirinden oldukça farklı insan tiplerini, yani karakterleri gözlemlemektir. Batı edebiyatının temel yapıtlarından olan Theophrastos’un bu kısa ve özlü çalışması, başta La Bruyère’in Karakterler’i olmak üzere birçok esere ilham vermiş, psikolojik çözümlemelerin kaynağı olmuştur. Theophrastos insan doğasının son derece karmaşık yapısına –belki de yaşanan deneyimlerin acısına dikkat çekmek amacıyla– ironik ve eğlenceli bir üslupla eğilmiştir.
Milattan önce 300’lü yıllarda yazılmış eser, insana dair güncelliğinden bir şey yitirmemiştir. O günden bugüne “dalkavuk” hâlâ güzel sözlerle karşısındakini okşamaya devam eder, “sinsi” nefretini ustalıkla gizlemeyi becerir, hiç durmadan konuşan “geveze” birilerine çevremizde hep rastlarız, peki yol yordam bilmeyen “köylüler” ve “görgüsüzler” etrafımızdan hiç mi eksik olmaz, hesap yapıp toplamı bulduktan sonra hâlâ sonucu bize soran “şapşal” arkadaşlarımızı hatırlayalım, “beleşçi” ve “pinti”ler ise canımızı pek sıkar, “kendini beğenmişler”den, “fesat”lardan ve “fırsatçılar”dan söz ederek tadımızı ise hiç bozmayalım.
Ürün Özellikleri