Kitap Hakkında
Özkan Eroğlu
Kilise ve saray 19. yüzyıla dek klasik batı müziğine etkin bir şekilde hâkim olduğundan, bu kurumların sanat ve kültür birikimleri en net belgeleri geriye bırakmıştır. 19. yüzyılda sanat patronları olarak hem kilisenin hem de sarayın etkisinin azalmasıyla birlikte, besteciler patronajın dayattığı kaçınılmaz kısıtlamalardan kurtuldu. Halk konserleri ve yayınlar, günümüzde yayın ücretleri ve kayıtlarla devam eden bir eğilim olan önemli gelir kaynakları haline geldi. Klasik batı müziği bazı alanlarda neredeyse ürkütücü bir şekilde deneysel hale geldi, ancak paradoksal olsa da, şimdi birçok yönden daha geniş bir kitleye, her zamankinden daha çok ulaşabilmekte.
Sonuç olarak; klasik batı müziği, toplumdaki değişimlere yanıt olarak yüzyıllar boyunca çeşitlendi ve gelişti; ancak besteciler, herkes gibi, hayatlarını kazanmak için hep topluma bağımlı oldular. İlk zamanlarda, pratik olarak tek seçenek olan manastır kariyeri, kilise için müzik yapmak ve böylece sınırlı bir doğa ile işe başladılar. Çoğu, o zamandan beri, toplumun onlara sağladığı himayenin türü ve derecesi tarafından sınırlandırılarak, daha fazla çeşitlilik ve ifade özgürlüğü için az çok çaba sarf etti. Günümüzde ise müzik, himaye kaynakları, hükümetlerden (özellikle eski Sovyet Bloku ülkelerinde), üniversitelerden, film, yayın ve kayıt şirketlerinden, varlıklı topluklardan, vakıflardan, kişilerden ve müzik camiasından gelen desteklerin boyutu kadar çeşitli hale geldi. Bütün bu patronlar, önceki çağların kilise ve aristokrasisinden çok daha az kural dayatıyorlar, ancak ekonomik kaynaklarının boyutuna göre, yine de bir bestecinin üretiminin ne kadarının icra edileceğini belirliyorlardı. Ancak unutulamamalıdır ki tüm sanat formlarında olduğu gibi, sanatsal dürtüyü hiçbir şey sınırlayamaz ve besteciler bugün belki de her zamankinden daha özgürdür.
Ürün Özellikleri