İnsanın havsalası, yaşadığı mekânın sınırlarına tâbidir genellikle. Yaşamın nasıl alımlandığı da metropolden kasabaya değişiyor bu yüzden. İran edebiyatının en önemli yazarlarından Gulam Hüseyin Saedi, bunun apaçık örneklerinden birini veriyor Korku ve Titreme ile. Kendi içinde dinamiklere sahip bir mekân olarak köy ve onun insanları üzerine düşünüyor. Bunu yaparken, ne getireceği belli olmayan bir açıklık yaratarak güçlendiriyor hikâyesini, köyünü bir denizin kenarına konumlandırıyor. Psikiyatr duyarlığıyla kapalı devre bir topluluğun içine yerleşen “öteki”nin yarattığı korkuyu, endişeyi ve en nihayetinde dönüştürücü etkisini de ustalıkla tahlil ediyor. Korku ve Titreme, zamana meydan okuyan güncelliği, farklı okumalara imkân veren sembolizmi ve mizahı önceleyen atmosferiyle dikkati hak ediyor.