Kitap Hakkında
“Sıra bana geldiğinde kontuara yaklaşıyorum. Memure saçlarını bir türbanla gizlemiş. Türban, açık tenli yüzünü daha da belirginleştiriyor. Benden on yaş küçük olmalı. Gülümseyerek, “Ölüm bildirimi için mi?” diye soruyor.
Olumlu anlamda başımı sallıyorum. Merhumun belgelerini soruyor. Bende olmadıklarını söylüyorum. “Doğum tarihini, adını-soyadını alayım.” Adımı söylüyorum. Doğum tarihlerinden hangisi gerçek unuttum.
“Bilmiyorum, hanımefendi.
— Peki ama merhum sizin neyiniz oluyor?
— Merhum benim.”
Sürgünde adım attığımız her yer başta yabancı, sonra ev oluyor. Özgürce düşünüp konuşabilmenin ılık rüzgarının bedenlerimizi sarıp sarmaladığına tanıklık ediyoruz. Büyüsüne kapıldığımız hayatların tadı pek hoş. Yeni yuvamıza ait hissetmek için yabancısı olduğumuz bu ritme koşarak yetişmeye çalışıyoruz. Zamanın cebinde beklettiği sürprizlerden habersiz, koşuyoruz. Artık bu yuvada bizi rahatsız eden bir şey var. Zamanın cebinde sakladığı şeyin işte şimdi farkına varıyoruz: Yurtsuzluk.
Babamın Tüfeği’nde hep çocuk kaldığı yıllarına tanıklık ettiğimiz Hiner Saleem, kendi Küller’ini taşıdığı bu romanında bu kez yetişkin duygularıyla okurun karşısında. Sürgünde hayatların hüzünlü ortaklığını ince bir mizahla bizimle paylaşıyor. Her zaman olduğu gibi kişisel hikayelerle siyasi meseleleri ustalıkla iç içe geçiriyor. Saleem’in özgün ve nüktedan anlatımı tam da bu noktada zirveye ulaşıyor.
Ürün Özellikleri