Kitap Hakkında
Evvela hep birlikte öykü kavramını hatırlayalım. Öykü ya da hikâye, gerçek hayatta yaşanmış ya da tasarlanmış bir olayı dikkati celbedecek tarzda kısa ve öz anlatan yazı türüdür. Anlatımda yoğunluk ve doluluk olması şarttır. Olay örgüsü, romandan daha az sayıda mevcut olması gereken şahıslar, çarpıcı konuşmalar ve daha neler neler; acıklı veyahut sevindirici sonlar… Kolay değil ve zannederim ki hepiniz bu hususta benimle hemfikirsiniz.
Hikâye (حِكَايَةٌ) kelimesinin Türkçeye Arapçadan geçtiğini biliyoruz. Yazarın bu eserinde hem durum hem olay hikâyesine rastlamaktayız, her iki nevide de öyküler kaleme almıştır kendileri. Öykülerini başarılı, hissiyatla dolu ve tasvir edici buluyorum, devamının gelmesini de cân-ı gönülden bekliyorum. Gönlünün şiire daha fazla meylettiğini bilsem dahi farklılıklar onun kalemine güç katıp müellif hüviyetini de çok yönlü kılacaktır.
Yazarımızın yazarlık tutkusunun ömrü boyunca devam etmesini, düş, düşünce ve duygularını yazıya dökmekten vazgeçmemesini temenni ediyor; kendilerini daha nice güzide eserlerini neşrederken görmeyi diliyor ve şu iki âyet-i celîle ile yazımızı noktalamak istiyorum:
وَلَا تَقُولَنَّ لِشَايْءٍ اِنِّـي فَاعِلٌ ذٰلِكَ غَداًۙ ﴿٢٣﴾ اِلَّٓا اَنْ يَشَٓاءَ اللّٰهُؗ وَاذْكُرْ رَبَّكَ اِذَا نَسِيتَ وَقُلْ عَسٰٓى اَنْ يَهْدِيَنِ رَبِّـي لِاَقْرَبَ مِنْ هٰذَا رَشَداً ﴿٢٤﴾
“Allâh dilerse (inşallah)” demeden hiçbir şey için, “Şu işi yarın yapacağım” deme! Unuttuğun takdirde Rabb’ini an ve “Umarım Rabb’im bana, doğruya bundan daha yakın yolu gösterir” de (Kehf Sûresi, 18/23-24).
Ürün Özellikleri