Elinizde, değer yargılarınızın karşısında kılıç kuşanmış bir kitap tutuyorsunuz; her sayfa, parmaklarınızdan yükselerek zihninizde yumruk benzeri zonklamalara dönüşen bitimsiz bir öfkeye dönüşüyor, yine de kitabı okumaktan vazgeçemiyorsunuz. Evet, iyi edebiyat bu derecede kuvvetli olabiliyor işte. Vladimir Nabokov bunu yapıyor Lolita’da, hastalıklı bir zihnin ve bundan doğan saplantının dehşetini anlatırken, okurunu eli kolu bağlı bir hâlde kendine bağlıyor.