Kitap Hakkında
“Pro patria mori - Vatan için ölmek”
Ernest Kantorowicz
Bu özdeyiş, XIV. yüzyıl Avrupa’sında insanların ölümle mücadelesini, milli bilincin oluşmasını, gelecek nesillere miras bırakılması için yapılan savaşları ve bu felaketler yüzyılını anlatmaktadır.
Burada karşımıza gerçeği ararken uzaklara kaçmaya çalışan ve bunun yanı sıra evrenselliğini sonuna kadar koruyabilen bir Ortaçağ çıkmaktadır. Ortaçağda Avrupa, dünyayı kendi aynasında inşa etmeye çalışmıştır. Dolayısıyla bu aynada çok farklı yansımalarla karşılaşmaktayız. Bu dünya, hayaller, hayaletler ve düşlerle dolu olup mistisizm, aşırı boyutlara ulaşmıştır. Tüm insanlar, kendilerine daha güvenli bir dünya oluşturma arzusunda olup bunun için yapılanlar, tam anlamıyla insanları illüzyonlarla dolu bir dünyada yok olmaya zorlamıştır. Ortaçağ insanı da yok oluşa karşı koymak için bu illüzyonlara karşı büyük bir mücadele göstermiştir.
Bunlara karşılık “Aydınlanmanın Ortaçağın bittiği yer olmadığını” söyleyebiliriz. Bu noktada La Palisse’nin, “Biten her çağ bitmiştir! Öyle olmasa “Tarih” olmazdı; bitmez tükenmez bir geniş zaman içinde yaşardık” sözü akla gelmektedir. Ama buradaki asıl sorun, bu çağdan bitmemiş nelerin kaldığıdır. Yani Ortaçağa çok şey borçluyuz. Çünkü biz, Ortaçağın çocuklarıyız.
Ürün Özellikleri