Kitap Hakkında
SET İÇİNDEKİ KİTAPLAR
Hannibal - Nic Fields
Pompeius - Nic Fields
Hunlar Hakanı Attila - Nic Fields
Napoléon Bonaparte - Gregory Fremont-Barnes
Selâhaddîn Eyyûbî - David Nicolle
Horatio Nelson - Angus Konstam
HANNİBAL - NIC FIELDS
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Hannibal ile devam ediyor…
Kartaca ordusunun gözü kara askerleri Birinci Pön Savaşı’nda Roma lejyonları tarafından küçük düşürücü bir mağlubiyete uğratılmış, Kartaca donanmasının kudretli denizcileri ise bir avuç kürekli gemiyle limanlara sığınmak zorunda kalmıştı. Ancak bu, en büyük düşmanı tarafından sindirilen Kartaca için bir son değil, tam aksine görkemli bir dönemin başlangıcıydı. Roma’ya karşı dostane hiçbir his beslemeyeceğine dair ant içtiği söylenen ve bazılarınca antik dönemin en muhteşem komutanı olduğu iddia edilen Hannibal’in İkinci Pön Savaşı’nın fitilini ateşlemesiyle birlikte Roma daha önce tecrübe etmediği türden bir felaketler silsilesiyle karşı karşıya kaldı. O günün koşullarında imkânsız olduğu düşünülen bir girişimle Alpler’i aşan, İtalya’nın kuzeyinde gerek antlaşmalar gerekse de ölçülü bir şiddet yoluyla müttefikler edinen ve farklı milletlerden derlediği ordusuyla Roma lejyonlarının karşısına dikilen Hannibal’in tek bir gayesi vardı: Roma’ya boyun eğdirmek.
Hannibal’in İberya’dan başlayıp İtalya topraklarına uzanan destansı yolculuğu Odysseus’un eve dönüş serüvenine benzer. Yol boyunca türlü tehlikelerle karşılaşmalarına rağmen her iki kahraman da bir şekilde hayatta kalıp karşılarına çıkan engelleri aşmayı başarır. Mücadele yöntemleri de birbirine benzer. Tuzaklar, kurnazlıklar, akıl oyunları ve zekice uygulamalar ellerindeki en güçlü silahlardır. Aralarındaki en büyük fark ise Hannibal’in gerçekten yaşamış olmasıdır. Yalnızca antik dönemin değil tüm zamanların en yetenekli komutanları arasında anılan Hannibal Barca’nın askerî yaşamına odaklanan bu çalışma, Kartacalı komutanın başarısının sırrını ve benzeri görülmemiş muharebe etme tarzını irdelemekle birlikte “Roma şehrini neden ele geçirmedi?” ya da “Mağlubiyeti tattığı ilk ve son muharebede neyi yanlış yaptı?” gibi soruların da yanıtı arıyor. Resimler, görseller ve haritalarla desteklenen çalışmada Trebbia ve Trasimene Gölü muharebelerine ek olarak Hannibal’in “ustalık eseri” ve tüm zamanların en mükemmel çift taraflı kuşatmalarından biri olarak görülen Cannae Muharebesi tüm detaylarıyla okurun ilgisine sunuluyor.
POMPEIUS - NIC FIELDS
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Pompeius ile devam ediyor…
Gnaeus Pompeius Magnus ya da bilinen adıyla Büyük Pompeius, daha 24 yaşındayken kanlı zaferler elde etmiş, 35 yaşındayken de Roma Cumhuriyeti’nin zirvesine yerleşip, “Romalı İskender” olarak selamlanmıştır. MÖ 80’li yıllarda Mariusçulara karşı başarıları, MÖ 70’li yıllarda İber Yarımadası’ndaki seferleri, Akdeniz’deki korsanlara, doğuda Pontus Kralı Mithridates’e ve diğerlerine karşı zaferleri Roma’nın sınırlarını doğuya doğru iyice genişletirken, tüm bunların neticesinde ulaşılması güç bir askerî kariyere sahip olmuştur.
Elde ettiği başarıların Pompeius’un başını döndürdüğü iddia edilebilir. Kendisi ayrıca deha sahibi, zaman zaman askerî mucizeler yaratan bir eylem adamıdır. Hep övgüye ve kendisine hayranlık duyulmasına muhtaçtır. Soğukkanlı bir karaktere sahip değildir. Homeros’un küstah ve pervasız kahramanları gibi ağlamıştır, öfkelenmiştir ve icraatlarıyla böbürlenip; düşme ihtimaline karşı dehşet içinde tetikte beklemiştir. Kılıcı olduğu kadar kalemi de ustalıkla kullanan Caesar, Pompeius’un hem kariyerine hem de şahsiyetine gölge etmiştir.
Elinizde tuttuğunuz bu cesur ve zengin inceleme, Pompeius’u Caesar’ın bakış açısına sıkışmadan ele alıyor, hayatını önyargısız ve ayrıntılı bir şekilde incelerken komutanlığının da hakkını veriyor.
HUNLAR HAKANI ATTİLA - NIC FIELDS
OSPREY Büyük Komutanlar Serisi
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Hunlar Hakanı Attila ile devam ediyor…
Hunlar Hakanı Attila, tarihin en simgesel şahsiyetlerinden biridir; öyle ki mirası ve namı günümüzde dahi hayal gücünü harekete geçirebiliyor. Genel kanı, onun gelmiş geçmiş en etkili komutanlardan biri olduğu yönündedir.
Gelgelelim, Attila’nın efsanevi seferlerinin ardındaki gerçeklere dair tam olarak ne biliyoruz? O, MS 430’ların sonlarından öldüğü yıl olan 453’e kadar Roma İmparatorluğu’nun önce doğu, sonra da batı yarılarını tarumar etmişti. Hatta 452 yılındaki seferde bizzat İtalya’yı hedef almış ve ebedi şehir Roma’yı tehdit altında bırakmıştı.
Zengin bir görsel malzemeyle desteklenen bu yeni kitap, Hunlar Hakanı’nı etrafını çevreleyen efsaneleri aralayarak analiz ediyor ve Avrupa’yı bir uçtan öbürüne silip süpürmeyi nasıl başarabildiğini açıklığa kavuşturuyor. Attila’nın getirdiği yenilikler ile verdiği savaşlar, yaşadığı pek az yenilgiden biri olan MS 451’deki Chalons muharebesi de dahil, masaya yatırılıyor. Elinizde tuttuğunuz, Attila’nın olağanüstü fetihlerinin ve onun bu denli geniş bir imparatorluk kurabilmesini sağlayan kabiliyetlerinin eksiksiz bir hikayesidir. Salt kurucusunun iradesine bağlı bu imparatorluk, Attila sahneyi terk edince ayakta duramayıp dağılmıştır.
NAPOLÉON BONAPARTE - GREGORY FREMONT-BARNES
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler
NAPOLÉON BONAPARTE
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Napoléon Bonaparte ile devam ediyor…
Korsika adasında orta karar bir ailenin oğlu olarak doğan ve Fransa’ya ayak bastığında pek de parlak bir konuma sahip olmayan genç Napoléon o günlerde Fransa İmparatoru olup İspanya’dan Rusya’ya kadar Avrupa’nın büyük bir kısmına hükmedeceğini düşünmüş müdür? Bunun cevabını bilemeyeceğiz ancak Fransız İhtilali’nin keşmekeşinden sıyrılıp karşısına çıkan fırsatları son derece iyi kullanması, sergilediği beceriler sayesinde rütbe basamaklarını hızla tırmanması ve çok genç yaşta çok önemli mevkilere ulaşması bu yolun taşlarını döşedi.
Askerî kariyeri boyunca İtalya, Mısır, İspanya, Almanya, Polonya, Rusya ve Fransa gibi birbirinden son derece farklı coğrafyalarda yaklaşık 20 yıl boyunca seferler yürüten, elde ettiği zaferlerle tarihin en önde gelen komutanları arasında bile çok özel bir yere sahip olan Napoléon, bir kısmı siyasi bir kısmı ise askerî açıdan hayati sonuçlar doğuran yaklaşık 60 muharebede bulundu. Bu bakımdan modern Avrupa’nın kaderini tayin ettiğini ve savaşın kaidelerini temelden değiştirdiğini söylemek hiç de yanlış olmaz. Napoléon’un askerî kariyerine, uyguladığı stratejilere ve taktiklere odaklanan bu çalışma, sahip olduğu liderlik özelliklerini irdelemeyi de ihmal etmiyor. Dünya savaş tarihinde bir efsane olarak gösterilen Napoléon’un yıldızının hem nasıl parladığını hem de nasıl söndüğünü sıra dışı bir üslupla ortaya koyuyor. Kariyerinin en önemli muharebeleri olan Austerlitz, Borodino ve Waterloo ise bir belgesel havasında tüm detaylarıyla masaya yatırılıyor.
SELÂHADDÎN EYYÛBÎ - DAVID NICOLLE
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Selâhaddîn Eyyûbî ile devam ediyor…
11. yüzyıl, İslâm dünyasında derin değişimlerin zuhur ettiği, seçkin Türk idarecilerin tüm Müslüman Orta Doğu’ya hâkim olduğu bir dönemdir. Arapların ve İranlıların dinî, ticarî, kültürel anlamda faaliyetleri yoğun olsa da askerî manada bir köşeye sıkıştığı, Sünnilerle Şiilerin arasındaki gerilimin hızla tırmandığı, Hıristiyanların gözlerini Kudüs’e çevirdiği bu dönemde Selâhaddîn Eyyûbî’nin Haçlılara karşı verdiği savaş, onun kendisini Orta Doğu’daki en kuvvetli hükümdar olarak kabul ettirmesi için büyük bir önem arz ediyordu.
Doğulu ve Batılı tarihçilerin askeri deha ve strateji ustası olarak övdüğü Selâhaddîn Eyyûbî, Hicaz bölgesine verdiği önem nedeniyle “Hâdimü’l-Haremeyn” (Mekke ve Medine’nin hizmetkarı) unvanını kullanan ilk hükümdar olmuştur. Libya’dan Şam’a, Yemen’den Ahlat’a ve bugünkü Kuzey Irak’a kadar çok geniş ve stratejik bir alanda hakimiyet sağlamıştır. Fâtımî Hilafeti’ne son vererek Eyyûbî hanedanını Mısır’da tesis etmiş, Hıttîn’de Haçlılara karşı büyük bir zafer kazanmış, Kudüs’teki Haçlı işgaline son vermiş, çok sayıda medrese, cami, köprü, kale inşa ettirmiş ve sadece İslâm coğrafyasında değil, dünya tarihindeki en önemli komutanlar arasında yerini almıştır.
Selâhaddîn Eyyûbî’nin askerî yaşamını merkeze alan bu çalışma, onun bir strateji dehası olmasının ardında yatan sırrı çözmeye çalışıyor. Bunu yaparken de dünya savaş tarihinde bir efsane olarak görülmesini sağlayan taktiklerini, siyasi faaliyetlerini yeniden değerlendiriyor. Şahsi tarihindeki kader anlarını, komutanlarla arasındaki gerilimi ve muharebe meydanlarındaki atmosferi olabildiğince canlı biçimde okuyucuya sunuyor.
HORATIO NELSON - ANGUS KONSTAM
Tarihin en büyük komutanlarının yaşam öyküleri, muharebe tecrübeleri, uyguladıkları taktikler ve stratejiler…
Dünya tarihinin en büyük komutanlarını tüm yönleriyle inceleyen OSPREY Büyük Komutanlar Serisi, Horatio Nelson ile devam ediyor…
Tarihteki en ünlü amirallerin belki de başında yer alan Horatio Nelson, kazandığı zaferlerle Britanya’nın dünyanın en büyük deniz gücüne dönüşmesinde kilit rol oynamıştı. Öyle ki, onun ölümünü izleyen bir asır boyunca ülkesi bu hegemonik konumunu sürdürecekti. Amerikan Devrimi sırasında genç bir zabit olarak kariyerine başlayan Nelson’un yıldızı, esas olarak Britanya’nın Devrimci Fransa ile tutuştuğu savaş sırasında parlamıştır. 1797 yılındaki St. Vincent Burnu muharebesinin kahramanı olması ardından emrine filolar tesis edilen Nelson, ertesi sene Ebuhur’da Fransızlara, 1801’de Kopenhag’da ise Danimarkalılara karşı kazandığı ezici zaferlerle şanını iyice perçinledi. Kariyerini taçlandıran an 1805’te, müttefik Fransız-İspanyol filosunu devrinde emsali görülmemiş bir hezimete uğrattığı Trafalgar Savaşı’nda gelecekti. Ne var ki, kariyerinin doruk noktasına ulaştığı o anda gelen bir kurşun ile fani yaşamı son buldu ve ‘ebedi hatırası’ bir efsaneye dönüştü.
Nelson’u bu kadar müstesna kılan, onu bu denli bir efsaneye çeviren yönü neydi? Kibri, bencilliği ve özel yaşamını mesleğiyle karıştırmak gibi çiğ temayülleriyle aslında son derece kusurlu bir karakter iken nasıl Britanya’nın en ölümsüz kahramanı ve modern deniz gücü paradigmasının sembolü haline gelebilmişti? Bunun cevabı, Nelson’un stratejik ve taktik dehasında bulunabilir. O, sınırlı zaferlerle yetinen geleneksel deniz stratejisini terk edip hasmın tam imhasını hedef alan, diğer bir deyişle modern topyekûn savaş kavramını içselleştiren ilk deniz subayıydı. Bu hedef için gereken esnek taktikleri geliştirebilmiş; benzersiz liderlik hasletleriyle hem subaylarını hem de erlerini dönemin en kusursuz savaş makinelerinden birine dönüştürmeyi başarmıştı. Neticede ünü ülkesinin sınırları dışına taşarak yücelik hayalleri kuran bütün deniz güçleri için ideal emsal haline gelmiştir.
Angus Konstam’ın elinizdeki eseri, bu kilit şahsiyetin karmaşık ve güç karakteriyle askeri dehasını incelediği kadar ölümünden sonraki efsaneleşme sürecini de hakkıyla mercek altına alıyor.
Ürün Özellikleri