Ahmet Uluçay, çoğu sinemaseverin içi sızlamadan anmadığı bir isim. Sinemaya derinden duyduğu aşka rağmen sinema yapma imkânlarından yoksun bırakılan, buna rağmen ardında Karpuz Kabuğundan Gemiler Yapmak gibi unutulmaz bir hatıra bırakan Uluçay, verdiği mücadeleden dolayı fiziken de ruhen de çok yorulmuştu. Yönetmenin 2000-2004 yıllarını kapsayan ve Sinema İçin Bunca Acıya Değer mi? başlığıyla ilk defa yayımlanan günlükleri, bu yorgunluğun altını kalın kalın çizen metinlerden oluşuyor. Kimi günler kendisiyle hesaplaşsa da çoğunlukla dünyaya karşı kırgınlık, isyan, öfke içeren duygularını bir edebiyatçı detaycılığıyla günlüğüne kaydeden Uluçay, hayattayken değeri bilinmemesine karşın yazdıklarıyla kendini hatırlatıyor.