Sputnik Sevgilim, başyapıt kabul edilen aşk romanları arasında farklı bir yerde duruyor. Bunun başlıca nedeni, aşkı bir başka duygunun merkezine yerleştirerek işlemesi. Haruki Murakami, sancılı bir yalnızlığı anlattığı romanında aşkı bir araç olarak kullanıyor. Dolayısıyla roman boyunca şu sorunun etrafında dolaştırıyor okurunu: Aşk, insanın bitmeyen yalnızlığından arada sırada da olsa kaçınmak için gördüğü bir rüya mıdır? Japonya’dan Yunanistan’a uzanan bu destansı öykü, aynı zamanda “kendini arayan” insanın yolculuğunu anlatıyor.