Kitap Hakkında
Son onbeş yıldır Sümerliler ve Sümerce üzerine araştırma yapıyorum. Bir iktisat tarihçisi olarak beni tarihle ilgilenmeye iten neden de budur. Daha önceki kitaplarımda Sümerliler ve Sümerceyle ilgili bölümler vermiş, ancak Sümer uygarlığı üzerine bir kitap yazmamıştım. Türk tarihçilerinin pek önemsemediği İslâm öncesi Türk tarihi çok geniş bir alan ve Türklerle ilgisi olmadığı öne sürülen antik tarihin neredeyse tümünü kapsıyor. Emperyalist ülkelerin tarihçileri tarafından yazılan bu tarih yalan ve çarpıtma üzerine kurulu. Doğru olduğu varsayılan her şey sorgulanmalıdır, ancak önyargılarla değil bilimin ışığında. Bu nedenle Sümerlilere gelmeden önce Türk tarihinin diğer bölümlerini inceleme gereği duymuştum. Öncelikle Orta Asya, Çin, Hindistan, Mısır, Karadeniz Bozkırı, Avrupa, İran ve Anadolu Türk tarihini ele almak gerekiyordu.
Henry Rowlingson, Julius Oppert, Adam Falkenstein, Samuel Noah Kramer gibi Sümerceyle ilgilenen eski araştırmacılar, Sümercenin eski bir Turan dili olduğunu ve Türkçe, Fince, Macarca gibi dillerle akraba olduğunu öne sürmüştü. Ancak daha sonraki araştırmacıların çoğu, 20. yüzyıl başlarında Türk karşıtlığı temelinde uydurulan ve hiçbir bilimsel yönü olmayan “Proto Hint-Avrupa Dili” kuramının yaygınlaşmasıyla bu görüşe karşı çıkarak, Sümercenin soyu tükenmiş bir dil olduğunu ve herhangi ardılının bulunmadığını öne sürüyorlar. Sümercenin Türkçe ile benzerliğini kanıtlamaya çalışan araştırmaları ise “başarısız girişimler” olarak görüyorlar.
Ürün Özellikleri