1968 – Ankara /Gazi Mahallesi
O gün erkenden kalkıp Süveyda ile buluşmak üzere hazırlanmıştım. Yeni traş olduğum cildime vazelin sürdüm. Saçlarıma ise bir limonun suyunu parmaklarım arasında sıkarak çekirdeklerini hızla ayırıp dokundurmuştum. Bu hareket parlak olmasına ve şekillenmesine yardım ediyordu.
Süveyda ise o gün yeşil bir elbise üstüne giymişti. Yağmurlu olduğu için hava, üstüne pelerin şeklinde bir de yağmurluk almıştı. Eflatun salkımdan bulutların altında buluştuğumuz bugün bizim için en güzel günlerden biriydi.
Süveyda laf olmasın diye yanında arkadaşı Arzuyu da getirmişti. Bunu bildiğim için ben de arkadaşım Mehmet’i erkenden uyandırmak üzere evine uğramıştım ve yaka paça onu da yanına almıştım. Mehmet halen gözlerini ovuşturuyordu.
Arzu ise abartılı süslenmişti. Ben Süveyda’ya bakıyordum. Süveyda herkese tek tek gülümsüyordu. O kadar masum ve berraktı ki o gülümsedikçe sanki tüm kötülükler bir anda yok oluyordu…