Kitap Hakkında
Hıdırellezmiş… Celal Dayının karısı ve annesi tarafından gündüzden patatesler, yumurtalar kaynatılmış, yeni çıkan taze soğanlarla salatalar yapılmış, sarmalar dizilmiş, çiğköfteler hazırlanmış suyun başına pikniğe gelinmişti. Dağın eteğinden o büyük ovaya doğru, koca kanallarla, kalın bentlerle teraslanarak akan suyun akışındaki hız insanların başını döndürmeye yeterdi. Yerlere serilmiş kilimler üzerine kurulu sofralar ve aralarda özgürce koşup oynayan çocuklar alanı çiçek bahçesine çevirmişlerdi. Müjgan oyunlardan sıkılıp suyun akışını hayranlıkla izlemeye dalmıştı. Meraklı bir çocuk olarak suyun büyüsüne kapılmış, o suyu hissetmek istemişti. Suyun akışının hızını yavaşlatmak için yapılan teraslama bentlerinden birinden karşıya geçmeye çalışmıştı. Suyun güçlü akışı ve o akışın kayganlaştırdığı taşlar, adımını atar atmaz cılız vücudunu anında devirmiş, onu çığlık çığlığa kanala düşürmüştü. Köpüklene köpüklene akan su onu hızla sürüklerken kalabalığı şelalenin başına toplamıştı. Korku dolu çığlıkları, cesaretli bir delikanlının suya atlayıp onu çekip almasıyla son bulmuştu. O en çok, annesinden yediği tokattan bile çok, yeni dikilmiş güzel elbisesinin ıslanarak üzerinden çıkarılmasına ağlamıştı. Suyun içinde yaşadığı o büyük korkuya karşılık hissettiği serinlik duygusu onu günlerce bırakmamıştı. O su bu muydu şimdi? O gürül gürül akan su bu muydu?
Ürün Özellikleri