James Gleick’ın Zaman Yolculuğu, insanlığı belki de en büyük fantezilerinden biri olan zaman yolculuğunun edebiyattan fiziğe, sinemadan gündelik hayata uzanan şaşırtıcı serüveninin öyküsünü anlatıyor. Gleick’in ustaca gösterdiği üzere, zamanın mahiyetine dair anlayışımız (daha doğrusu keşfimiz) aslında çok kısa sayılabilecek bir süre önce gerçekleşti. Bununla birlikte zamanın anlamı, bilinç, bellek ve “hayatta olmaya” dair hızla yepyeni bir dil gelişti. Gleick, “Zamanda yolculuk mümkün mü?”, “Niçin böylesine tehlikelerle dolu bir yolculuk arzularız?” “Sadece geleceğe değil, geçmişe gitmeyi niçin bu kadar çok istiyoruz?” gibi sorularla meselenin sadece bilimsel yönüne değil, toplumsal ilişkileri derinden etkileyen yanlarına dair de doyurucu bir değerlendirme sunuyor.