“Etkileyici bir metin ve okur arasında yaşanan mücadeleyi roman hep sayıyla kazanır, oysa öykünün bu maçı nakavtla alması gerekir.” Julio Cortazar’ın bir arkadaşından aktardığı bu söz bir hakikati yansıtır. Latin Amerika’nın en önemli yazarlarından Eduardo Galeano da galibiyetini nakavtla ilan eden kısacık yüzlerce öyküyü bir araya getiriyor Zamanın Ağızları’nda. Zamanın ve mekânın sınırlarına meydan okuyan bu çarpıcı metinlerin bazısı Galeano’nun bizzat tanıklığından, bazısı da kulağına çalınan anlatılardan oluşuyor. Okurun payına da bu biricik deneyimin bir parçası olmak düşüyor.